Meraklıyım

".......Bizim sahamızda yaşanan ve aldığımız bir ceza vardı. Bunun bir emsal teşkil etmesini bekliyorduk. Emsal teşkil edecek bir karar çıkması bizi memnun ederdi......." Yukarıdaki cümle Haldun Üstünel'in bugünkü röportajından alınma. Emsal'ın Türk Dil Kurumuna göre karşılığı "benzer, eş, denk". Galatasaray'ın son dönemde bizimle yaptığı maçlardan sonra iki ceza var, birisi geçen sene kavgalı maçtan sonra. Bir maç saha kapatma, bir maç seyircisiz oynama. Şimdi bizde iki maç seyircisiz oynama cezası aldığımıza ve bu ceza Haldun Bey'i tatmin etmediğine göre 2007'deki maçta aldıkları cezayı kast ettiğini varsayıyorum. Yani aldıkları 5 maçlık ceza. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. 2007'deki maçtan bazı manzaraları hatırlatalım. Bu görüntülere 5 maç ceza veriliyorsa bizim maça 2 maç ceza çok :)   

Geçen gün Sezen bize mercimekli bulgur yapmak için soğan doğrarken mutfakta hüngür hüngür göz yaşı döküyordu. Göz yaşlarımızı kabaca üç gruba ayırabiliyoruz; duygusal, bazal ve refleksif. Soğan doğrama ile ilgili olanlar refleksif. Yani gözümüzü rahatsız eden herhangi bir maddeyi dışarı atmak için salgıladığımız göz yaşları. Soğan doğrarken de akıttıklarımız işte bu kategoriden... Soğanı doğramaya başladığımızda parçalanan hücrelerden sülfür içerikli bir gaz açığa çıkıyor. Bu gaz korneamızla temas ettiğinde de sülfirik asit ortaya çıkıyor. Gözümüz sülfürik asitin korneaya zarar vermesini engellemek için refleksif göz yaşlarını dökmeye başlıyor. Peki soğan doğrarken ağlamamak için neler yapılabilir? 1. Daha keskin bıçak kullanmak.Bıçak ne kadar keskin olursa o kadar az gaz açığa çıkıyor. 2. Doğradığınız soğanları kendinizden uzak tutun. 3. Doğramadan önce soğanları soğutun. Soğan ne kadar soğuk olursa çıkacak olan gaz o kadar az oluyor. 4. En etkili yol soğan doğrarken yüzücü

Dünya üzerinde internet'i düzenleyen kurum ICANN. Şimdiye kadar sadece latin alfabesindeki karakterleri destekleyen internet adreslerinin kullanımına olanak veriyordu. ICANN Yönetim kurulundan Peter Dengate Thrush'un bugün yaptığı açıklamaya göre 16 Kasım'da uygulanmaya başlanacak  "fast track process" ile latin alfabesinde olmayan karakterlerde artık internet adreslerinde kullanılabilecek. Biz de böylece "ç,ş,ı,ğ,ö,ü" gibi Türkçe karakterleri internet adreslerinde görebileceğiz.

Tanımayanlar için yukarıdaki resimdeki Maria Sharapova. Kendisi artık Sony Ericsson'un marka elçisi. Londra'da yapılan bir etkinlikte yeni bir high-tec elbisenin prototipini tanıtıyor. Elbiseye bir bluetooth alıcısı entegre edilmiş. Telefon çaldığı zaman elbisenin sol omzundan aşağıya doğru tek taraflı yerleştirilmiş LED paneller yanıp sönmeye başlıyor. Yüksek gürültülü ortamlarda telefonunun sesini duyamayan bayanlar için geliştirilmiş. Şu aşamada sadece prototip, seri üretime geçilip geçilmeyeceği açıklanmamış.

Türkiye'de de popüler olan bazı dizilerin 30 saniyelik reklam bedelleri. Kriz etkisini yeni göstermiş, hemen hemen hepsinin bu sezon reklam gelirlerinde düşüş var. Türkiye'den veri bulursam karşılaştırmasını da yaparım sonra.  [via: chart of the day]

Sezen'in gruptaki kızlar iş yapmadığı zaman bolca kullandığı bir tanımlamadır, dün konuşurken kim olduğunu merak etmiştik. Kendisi devrimden önce İran Şahı Pehlevi ile evlenmiş ve devrimden sonra İran'ı terk etmek zorunda kalmış. Şu anda Amerika'da sürgünde hayatını devam ettiriyor. Kendisinin bir web sitesi de var. Görmek isteyenler buradan bakabilir.

Google'ın CEO'su Eric Schmidt internet'in geleceği ile ilgili öngörülerini açıklamış. Özetlersek; 1. Çince/çinliler internette baskın hale gelecek. 2. Bağlantı hızı giderek artacağı için ses, görüntü ve metin arasında bir fark kalmayacak 3. Kullancılar tarafından yaratılan içerik (sosyal medya, bloglar, v.s.) giderek daha fazla önem kazanacak. Bağlantı hızının artması canlı video akışlarını (streaming) arttıracak. 4. Gençlerin bilgiyi tüketim eğilimleri değişiyor. Değişik türden bilgileri bir araya getirme yenekleri giderek artıyor. 5. Google'ın bu süreçte temel amacı yine bilgiyi organize etmek ve doğru şekilde sıralamak.

Aslında sorunun cevabı oldukça basit. Binlerce yıldır evrim sürecinde atalarımız kuşların sadece etrafta başka bir yırtıcı veya tehlike olmadığında öttüğünü gözlemlemiş. Yani evrimsel belleğimize göre kuşlar ötüyorsa çevremiz güvenli demektir. Bu sorunun cevabı çevremizdeki sesin bizi nasıl derinden etkilediğini gösteriyor. Çevremizdeki ses ile ilişkimizle ilgili çok başarılı bir sunum var aşağıda, izlemenizi tavsiye ederim. Julian Treasure'ın günde 5 dakika dinlememizi tavsiye ettiği kuş seslerini aşağıdan dinleyebilirsiniz... Ambience Nature Birds Chirping Production Element Imaging Element Accent Transition sound bite   ambience sound bites

Saatlerle ne zaman oynasak bizim grupta bu uygulama ile ilgili isyanlar oluyor. Özellikle standart saate dönünce akşam üstü geceye dönen havanın moral bozukluğu kaplıyor bünyeleri. Bu yüzden en azından ben, kendi adıma fanatik YSU taraftarıyım. Yaz saati uygulaması ilk olarak 1895'de böcekleri incelemek için açık havada daha çok zamana geçirmeye ihtiyaç duyan Yeni Zellanda'lı bir entomolojist, George Vernon Hudson tarafından ortaya atılmış. Yani YSU'nun temel amacı gün ışığı olan saat dilimini sabahtan öğleden sonraya kaydırmak. Böylece özellikle yaz döneminde insanlar gün aydınlandıktan sonra uyandığı için uygulamanın belli bir enerji tasarrufu potansiyeli olduğu düşünülüyor. Daha doğrusu düşünülüyormuş çünkü zaman içerisinde değişen enerji tüketim eğilimleri sonucu artık YSU'nun yararları ciddi anlamda tartışılıyor. Örneğin YSU'da benzin tüketimin arttığını gösteren çalışmalar var. Yukarıdaki haritada mavi renk YSU kullanan ülkeleri, turuncu renk YS

Bazı Galatasaray'lı dostlarımız dünkü maçtan sonra yine hakemden ve Saraçoğlu'ndaki ortamdan şikayet ediyorlar. Bu ortamda oynanan maçlara 1-0 yenik başladıklarını belirttiler. Kendilerine göre haklı olabilirler. Bizimle oynanan maçlarda durum böyleyken Beşiktaş'la aralarındaki duruma da bakmak istedim ve aşağıdaki tabloyu hazırladım. Devam eden sezonla birlikte 12 sezondur üç büyüklerin ligde birbirleriyle oynadıkları maçlar. Yukarıdaki tabloyu kısaca özetlersek; Galatasaray'ın deplasmanda toplam 2 galibiyeti var. Bunlardan birisi bize diğeri Beşiktaş'a karşı. Yani Galatasaray deplasmanda sadece Fenerbahçe'yi değil Beşiktaş'ı da yenemiyor. Uzun uzun yazmıyorum, diğer takımların deplasman galibiyetlerini veya Beşiktaş'ın Şükrü Saraçoğlundaki galibiyetlerini tablodan inceleyebilirsiniz. Uzun lafın kısası Galatasaray'lı dostlarımız deplasman başarısızlıklarını ortama ve hakeme bağlamak yerine şapkalarını önlerine koyup düşünsünler...

Tasarımcı Soomi Park tarafından Asyalı kadınların gözlerini daha büyük gösterecek far taleplerini karşılamak için dizayn edilmiş. Bence biraz ürkütücü olmuş, blog'u takip eden bayanların yorumlarını bekliyoruz :) [via:  www.fashioningtech.com  ]

Pazar günü modaya gitmek için yıllar sonra Beşiktaş-Kadıköy vapurunu kullandık Dido'yla. Böylece tasarımı sırasında oy verdiğim vapura ilk defa bindim. Çok beğendim. Yeni vapurlarda da Şirket-i Hayriye geleneği sürdürülerek vapurlara semt isimleri verilmiş. Şu anda seferde olan 5 yeni vapur var; Fatih, Sarıyer, Kadıköy, Beykoz ve Beyoğlu. Biz hangisine bindik bakamadım. Önce vapurun üçüncü katındaki terasa oturduk, rüzgar fazla gelince içeri kaçtık. Açık alanının oturma kapasitesi oldukça yüksek. Terastan ayrı olarak girişte ve ikinci katta da açık oturma alanları var. Kapalı alanların panaromik camları sayesinde manzara kesintisiz izlenebiliyor. Koltuklar rahat. Her salonda plazma televizyonlar var, yanlış görmediysem FoxTV yayınlanıyordu. Büfede çeşit oldukça çok. Ben tost yedim beğendim. Ama gözler eski huysuz amcaları arıyor. Tek sevmediğim yanı var gemicilerin halat mahalli güvenlik nedeniyle yolculardan ayrılmış. Gemi yanaştıktan sonra kapı otomatik olarak açılıyor. Y

Wired'ın haberine göre CIA'in teknoloji firması olan In-Q-tel, sosyal medya izleme konusunda uzman olan Visible Technologies'e yatırım yapmış. Haberin detaylarını buradan okunabilir. CIA bundan sonra yazdığımız blogları, attığımız tweetleri hatta Amazon.com gibi internet sitelerinden incelediğimiz ürünleri takip ediyor olacak. Dikkatli olmak lazım...

Bileni de çok bilmeyenide. www.ted.com . Hepsi kendi alanlarında uzman konuşmacıların teknoloji, dizayn, bilim  ve daha bir çok değişik konuda sunumlarını bulabileceğiniz bir web sitesi. Konuşmalar genelde ingilizce, bir çoğunun ingilizce bazılarının türkçe altyazıları var. Boş zamanlarını geçirmek isteyenlere şiddetle tavsiye edilir...

Bizdeki atlasların hep en alt tarafında genişlemesine yayıldığı için diğer kıtalar ile kıyaslamak pek mümkün değildi. Bu yüzden kafamda Antartika'nın büyüklüğü ile ilgili bir resim canlanmamıştı. Resim NASA'nın web sitesinden, Kuzey Amerika ile kıyaslama...

Dün akşam İstanbul'un çeşitli yerlerinde dolaşıyormuş bu balonlar. Ben Küçüksu Kasrı'nın açıklarında gördüm. Kendisi yeni açılacak olan Forum İstanbul AVM'nin tanıtım kampanyasının parçasıymış. Keşke logonun altına bir isim falan yazsalarmış...

Google'ın en sevdiğim özelliklerinden biri yaptığım aramayı istediğim site ile kısıtlayabilmem. Bu özellikle kendi arama motoru olmayan sitelerde çok işe yarıyor. aramak istediğiniz kelimeyi yazdıktan sonra "site:" yazıp aramayı yapmak istediğiniz sitenin adresini yazıyorsunuz. Örneğin;  keyboard site:engadget.com

Müzikal sevmem. Hatta seveni de sevmem. Ama bazı istisnalar olabiliyormuş. Dün akşam Oyunatölyesi'nde 7'yi seyrettik, Şekspir müzikali. 7, bir erkeğin hayatının yedi evresi. Haluk Bilginer muhteşem. Ona eşlik eden "soykarılar'ın" her biri birbirinden başarılı. Müzikler, ses, sahne her şey çok güzeldi. Böyle olunca müzikal sevebiliyormuşum... Çok detaylı anlatmıyorum, mutlaka gidip görülmesi gerekiyor. (Not: Ekim ayındaki oyunlara yer yok) Oyun saatleri için www.oyunatolyesi.com

Range, bir grup MIT öğrencisinin projesi. GPS olmayan ortamlarda çevresini lazerler ve sensörlerle analiz ederek otonom bir şekilde uçabiliyor. Bilim kurgu filmlerinde kendi kendine uçup etrafa saldıran psikopat makinelerin atası bu...

En iyi 100 üniversitenin coğrafi dağılımı. Gelişmeye giden yolu en iyi anlatan resim...

Türkiye U-15 bayanlar milli takımı UEFA'nın özel davetiyle düzenlenen dörtlü turnuvada birinci olarak Ağustos ayında Singapur'da düzenlenecek Gençlik Olimpiyatlarına katılmaya hak kazandı. Türkiye ilk karşılaşmada Gürcistan'ı 16-0, ikinci karşılaşmada Moldova'yı  5-0 yenerek turnuvayı gol yemeden tamamladı. Takımın antrenörü Aysun Boyacı UEFA'ya kendilerine bu şansı verdiği için teşekkür ederken, bu kızların diğer kızlara örnek oluşturacağını belirtmiş.

Daha önce Müslüman nüfusunu yazmıştım. Bu sefer istek üzerine Musevi nüfusu. Kaynak:  www.jewishvirtuallibrary.org Ülke Nüfus % Toplam Musevi İsrail 5,313,800 40.6% ABD 5,275,000 40.3% Fransa 491,500 3.8% Kanada 373,500 2.9% Birleşik Krallık 297,000 2.3% Rusya 228,000 1.7% Arjantin 184,500 1.4% Almanya 118,000 0.9% Avusturya 103,000 0.8% Brezilya 96,500 0.7% Ukrayna

Önce bağlantıyı verelim: www.myfootballclub.co.uk Şimdi ne olduğunu açıklayalım. Ebbsfleet United, İngiltere Konferans liginde premier kategorisinde yer alan 24 takımdan biri. Diğerlerinden farkı takımın yukarıda bağlantısını verdiğim web sitesinin üyelerine ait olması. Türkiye'de dahil 80 ülkeden yaklaşık 30.000 üyeleri var. Üyelik ücreti yıllık 35 sterlin. Üyeler her hafta maç kadrosu için oy kullanabildikleri gibi kulübü ilgilendiren kritik kararlarda (sponsorluk anlaşmaları, transferler v.b.) üye oylarıyla alınıyor.

Biz grup olarak Eylül'den itibaren her sıcak ve güneşli havayı "pastırma yazı" olarak adlandırma eğilimindeyiz. Ama kuzey yarım kürede uluslararası anlamda kabul edilen pastırma yazı tarihleri ekimin son haftası ve kasımın ilk haftası. Uluslararası derken tabi ki her yerde bu döneme "pastırma yazı" denmiyor. Kısa bir liste yaparsak aynı döneme Amerika'da Kızılderili yazı, Avrupa'da St. Martin yazı, Bulgaristan'da Çingene yazı ve Rusya'da Kadınlar yazı deniliyor. Peki pastırma yazı neden oluyor? Focus dergisine göre bu dönemde havanın sıcak olmasının nedeni Güneş ile Dünya arasındaki asteroit bulutunun en uzak noktada bulunması ve böylece asteroit bulutunun güneş ışınlarını daha az kapatması. Bizde neden pastırma yazı deniyor? Pastırma yapımı sırasında et ile çemenin kaynaşması için kurutma işlemi yapılıyor. Bu işlem için en ideal ortam soğuk ve yağışsız gecelerde sağlanıyor. Pastırma yazı dediğimiz dönemde gündüzlerin sıcak olmasını sa

Taksim Meydanına yerleştirsek ne eğlence çıkar insanlara... Hand from Above from Chris O'Shea on Vimeo .

Elektrik süpürgesinden torbayı kaldıran James Dyson, bu seferde vantilatörden pervaneyi kaldırmış. Adını da "hava çoğaltıcısı" koymuş. Alt bölümden aldığı havayı jet motorlarında da kullanılan prensiple hızlandırarak yönünü değiştiriyor. Makinenin ön tarafında yaratılan bu hava akımı makinenin arkasındaki ve etrafındaki havayı da çekerek güçlü bir esinti oluşturuyor. Dyson'ın web sitesinde 299 ve 329 USD'de olarak iki ayrı modeli var ama henüz satışa sunulmamış.

2008 yılında 169 ülkenin savunma bütçelerinin toplamı... Bu rakamın yarısı ABD'ye ait. Bizde listede 19. sıradayız. Diğer detaylar için listeyi incelemek isteyenler buradan bakabilir...

Bir kaç ay önce toplam Müslüman nüfusu ile ilgili bir konuşma geçmişti grup içinde. Amerika'da din ve sosyal yaşam ile ilgili faaliyet gösteren PEW forumu da aynı konuyu merak etmiş ve bir rapor hazırlamış. Rapora göre dünyada toplam 1.57 milyar Müslüman yaşıyor ve bu rakama göre dünya nüfusunun %23 Müslüman. Aşağıdaki harita ülkeye göre dağılımı gösteriyor; Raporun tamamı incelemek isteyenler için adres:  http://pewforum.org/docs/?DocID=451

"Today's WolframAlpha is the first step in an ambitious, long term project to make all systematic knowledge immediately computable by anyone" Çok iddialı bir hedef; bütün sistematik bilgilerini hesaplanabilir ve karşılaştırılabilir hale getirmek... Ve bu arama motoru Stephen Wolfram'ın bu yoldaki ilk adımı. Özellikle karşılaştırmalı araştırmalarda, örneğin Türkiye ile Brezilya'yı karşılaştırmak isterseniz çok başarılı sonuçlar veriyor. Bir çok konu başlığında hazır örnekler var. Bir ucundan girdiğinizde çıkmanız saatler sürebilir. www.wolframalpha.com

Bu yıl Berlin Duvarının yıkılışının yirminci yılı. Kutlamalar çerçevesinde Royal de Luxe sokak tiyatrosu Berlin sokaklarında geçen hafta "Berlin Reunion" performansını sergilemiş. Duvarla birbirinden ayrılmış dalgıç kostümlü "Big Giant" ve yeğeni "Little Giantess", Big giant'ın duvarı yıkmasından sonra Berlin sokaklarında birbirlerini arıyorlar.

Daha önce satır arasında geçmişti lafı, belki gözden kaçmıştır...

Önceki postta yazmayı unuttum. Asitane'de yemek sonunda "diş kirası" olarak birer kavanoz reçel hediye ettiler. Diş kirası eskiden ramazan aylarında iftar daveti verenlerin misafirlerine davet sonunda verdikleri hediyeymiş. İşin arkasındaki mantık biraz ilginç. Ev sahibi ikram etmenin ve misafir ağırlamanın sevabını kazanmıştır ve buna gelen misafir aracı olmuştur. İşte bu sevabın karşılığı olarak ev sahibi  gelen misafirine diş kirası verirmiş. Aşağıda da Asitane'nin bize verdiği reçel var;

Pazar gününün en güzelini en sona sakladım. Asitane, Kariye Müzesinin hemen arkasında Osmanlı yemekleri konusunda uzmanlaşmış bir restoran. Uzun zamandır gitmek istiyorduk ama yer olarak bize biraz ters kaldığından sürekli erteliyorduk. Tiyatronun Unkapanında olmasını fırsat bilip attık kendimizi Asitane'ye. Gittiğimizde bizden başka bir masa vardı sadece. Çalan tasavvufi müzik zaman zaman bizi baysada genel olarak ortamı beğendik. Başlangıç olarak masaya cevizle çekilmiş yeşil zeytin ezmesi ve tulum peyniri geldi. Her ikisini de ekmeğe sürerek afiyetle yedik. Ottosantral gibi Asitane'de ekmeğini kendisi yapıyormuş, ekmekler yine lezzetli ve tazeydi. Biz Ayşegül ile Toyga aşı çorbası ile başladık. Nohut ve yarma ile hazırlanan yoğurtlu soğuk bir çorba. Üzerindeki zeytinyağı ve kekikle servis ediliyor. Doyurucu ve lezzetliydi. Zeynep bayıldı tabağı (patlıcan ve kabak bayıldı), Kerem de Dane-i Sarı (nohutlu ve safranlı pirinç pilavı) ile başladı yemeğe. Dido başlangıcı a

Silahtarağa Elektrik Santrali İstanbul'un ilk kent ölçekli termik enerji santrali. 1910 yılında açılan ihaleyi  Avusturya-Macaristan şirketi olan Ganz kazanır ve 1914'te santral faliyete geçer. Santralin kömür ihtiyacı başta Zongultan sağlanır. Fakat daha sonra Zonguldak’tan kömür taşıyan gemilerin Rus hücumbotları tarafından batırılması, ihtiyacın Ağaçlı bölgesindeki kömür havzasından karşılanmasına neden olmuş. 1916 yılında (ray aralığı 60 cm.den dar olan demiryolu) anlamına gelen Dekovil hattını inşa edilmiş. Silahtarağa’dan başlayan hat, Kağıthane, Kemerburgaz ve Göktürk’ten geçerek Ağaçlı ve Çiftalan’a uzanıyormuş. 1983'te ekonomik ömrünü tamamlayana kadar aralıksız elektrik üreten santral bundan sonra yaklaşık 20 yıl boş kalmış. 2004 yılında Silahtarağa Elektrik Santralinin Santralistanbul'a dönüşümü başlamış. Yazının konusu olan Enerji Müzesi ise santralin 1 ve 2 no'lu makine dairelerinin tesisin çalıştığı dönemdeki haliyle korunarak dönüştürülmesi sonucund

Pazar programına Yüksel Aslan sergisi ve enerji müzesi gezisini alınca kahvaltıda çok zaman kaybetmemek için Santralistanbul'un içerisindeki Ottosantral'i tercih ettik. Önceden tedbirimizi alarak Ottosantral’in web sitesinden menüyü kontrol ettik. A la carte kahvaltı seçeneğide mevcuttu. Gönül rahatlığıyla gittik ama gittiğimizde Pazar günleri sadece brunch yaptıklarını web sitelerinde belirtmeyi unuttuklarını farkettik. Biz içeriye girdiğimizde sağanağa dönen yağmur alternatif arama isteğimizi köreltince kaderimize razı olduk. Önyargılarımıza rağmen büfeyi beğendik. Çeşitlilik ve ürün kalitesi gayet başarılıydı. Açlıktan büfenin resmini çekmeyi akıl edemedik. Ekmeklerini kendileri yaptıkları için çeşit bol, taze ve lezzetli. Ben ayrıca kruvasanlarını da çok beğendim. İçilen çaylarla birlikte hesap kişi başı ortalama 40 TL geldi.

Sabah Ottosantral'de kahvaltı, ardından enerji müzesi ve Yüksel Aslan retrospektifi. Üzerine tiyatro ve Asitane'de çok başarılı bir yemek. Biz yemekteyken  düşman kardeş Ankara'da 3 gol yemiş (renk alerjisi galiba). Bizimde 3 gollü galibiyetimiz gelince kadayıfın üzerinde kaymak oldu. Detayları sonra yazarım.

1953'ten önce meteorologlar kasırgaları enlem ve boylamlarına göre adlandırıyorlardı. Fakat bu sistem kasırga uyarılarını takip etmeye çalışanlar için karışıklıklara yol açabiliyordu. Bunu engellemek için kasırgaların daha kolay takip edilmesini sağlayan bir isimlendirme sistemine geçtiler. Kasırgaların önceden tahmin edilemez ve yıkıcı doğaları meteorologlara kadınları çağrıştırdığı için günümüzde kasırgaları adlandırmak için kadın isimleri kullanılmaya başlandı. Özellikle Atlantik'teki kasırgaları adlandırmak için kullanılan 6 isim listesi var. Her yıl bir liste kullanılıyor. Böylece her listeye altı yılda bir sıra geliyor. İsim listesinde bulunan kasırgalardan birisi çok büyük hasarlara sebep olursa o isim listeden çıkarılıyor ve yerine yeni bir isim alınıyor. Eğer bir sene içerisinde listedeki bütün isimler tükenirse Yunan alfabesini harfleri sırayla kullanılıyor (alpha, beta, gamma delta, v.s.) Biraz önce belirttiğimiz gibi genelde listelerde kadın isimleri var ama 197

2016 Yaz olimpiyatları Rio'da. 2014 Dünya kupasından sonra Brezilya için ikinci büyük zafer. 2012 Londra için Blair'in açtığı, 2014 Sochi için Putin'in devam ettiği yoldan bu sefer Lula geldi tam gaz. Brezilya'nin Bu işe ne kadar mesai harcadığı ile ilgili ufak bir örnek bizim üzerimizden verilebilir. Türkiye'nin IOC nezdinde toplam bir oy hakkı var. Lula Mayıs 2009'da Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında temsilcimizle özellikle görüşüp olimpiyatlar ile ilgili destek istemiş. Madrid için İspanya Kralı ve Başbakanı, Tokyo devlet başkanı, Chicago için önce Michelle Obama arkasından Barack Obama, Brezilya için devlet başkanı Lula Kopenak'taydı dün. Tabi sadece lobi faliyetleriyle bitmiyor iş ama etkisi olduğu kesin. Oylamanın gelişmesi aşağıdaki gibi oldu; 1. Tur Madrid: 28 oy Rio de Janeiro: 26 oy Tokyo: 22 oy Chicago: 18 oy 2. Tur Tokyo: 20 oy Rio de Janeiro: 46 oy Madrid: 29 oy 3. Tur Rio de Janeiro: 66 oy Madrid: 32 oy Bu olimpiyatın

Acetobalsamico blog'unda Serie A'daki ücretleri verdi. Dileyen buradan bakabilir.  Keşke Turkcell Süper lig içinde benzer veriler olsa. Tablolara bakarken ücret dağılımının ne kadar adil olduğunu merak ettim. İktisatta, ulusların milli gelir dağılımını incelemek için kullanılan Gini katsayısını Serie A'daki ücretlere uyguladım. Gini katsayısı sıfır ile bir arasında değişir. Sıfır milli gelirin tamamen eşit dağıtıldığı durumu ifade ederken bir bütün gelirin sadece bir bireyin elinde toplandığı durumu gösterir. Yani Gini katsayısı ne kadar küçük olursa gelir dağılımı o kadar adil olur. Yukarıdaki listeye göre Serie A'da en adil gelir dağılımına sahip kulüp Udinese. Sezon sonunda bu tabloyu lig sıralamasıyla karşılaştırırız. Bakalım adaletli dağılımın başarıya etkisi ne kadar oluyor?

Yukarıdaki şema çamaşırın yıkanması sırasında ona etki eden dört faktörü gösteriyor. Bunlar sırasıyla suyun sıcaklığı, yıkama işleminin süresi, kullanılan kimyasallar (çamaşır suyu, deterjan, yumuşatıcı v.b.) ve diğerlerine göre daha az bilinen mekanik hareket. Yıkama işleminin sonucu yukarıdaki bu dört faktörün bileşkesi olarak ortaya çıkıyor. Yani bu dört faktörden birini azaltıp diğerini çoğaltarak yine aynı kaliteyi yakalamak mümkün, örneğin daha soğuk su kullanıp daha uzun yıkayarak... Biraz önce belirttiğim gibi mekanik hareket bu faktörlerden bence en az bilineni. Daha basit anlatmak gerekirse  elde yıkmadaki çitilemenin otomatik makinedeki karşılığı. Bu çitileme işlemi otomatik makinede tamburun içindeki küçük kürekler tarafından yapılıyor. Bu kürekler çamaşırı aşağıdan yukarı doğru kaldırıyor ve çamaşırlar tekrar aşağı düşerken çarpma, sürtünme gibi etkiler sonucunda çitilenmiş oluyor. Bu noktada önemli olan makinenin devir sayısı ve tamburun çapı. Ama en az bunlar kad