Rüştü-Valdes, Leo Franco-Ufuk


Rüştü 2003 yılında Barcelona'ya transfer olduğunda 30 yaşındaydı. Rijkaard'ın Rüştü yerine kaleyi teslim ettiği Valdes ise 21. Bu sene Galatasaray'a transfer olan Leo Franco 32 yaşında, Ufuk Ceylan ise 23.

Rüştü Barcelona'ya transfer olduğunda 2002'de Dünya üçüncüsü olmuş Türk Milli takımının kalecisiydi, Leo Franco'nun ciddi bir milli takım kariyeri yok.

Rüştü 3 Aralık'ta Türk basınına verdiği röportajda Rijkaard'ın dil sorunu nedeniyle kendisine forma vermediğini, önündeki defansla kendi anadilinde anlaşabilen Valdes'i tercih ettiğini belirtmiş. Galatasaray'ın geri dörtlüsü de tamamen yerli oyunculardan kurulu. Yani yine aynı kriter işlese Leo Franco maçları klübeden izler. Ama besbelli başka bir kriter var ve kale şu anda Leo Franco'nun.

Teknik direktörlerin oyuncu seçimleriyle ilgili genelde yorum yapmam. Sonuçta o oyuncu kadrosuyla birebir yaşayan, form durumlarını, psikolojilerini en iyi şekilde bilen takımın teknik direktörüdür. Ama bu kadar benzerlik üst üste gelince sormadan edemedim. Galatarasay'ı yakından takip eden Burak kardeşim bir yorum yapıp aydınlatır belki beni...

Yorumlar

BurAk dedi ki…
Tespitin cok isabetli Ferit. Ote yandan kaleci seciminde saydigin iki faktorden fazlasi etkili olur diye tahmin ediyorum. Valdesin en az Rustu kadar basarili oldugu olcude yakin degil Ufuk'un kalitesi Leo Francoya simdilik. Kaldi ki Rustu Barcelonada oynadigi maclarda cok kotu performanslar gosterdi, yedigi Volkanvari golleri hatirla. Bir de buna Ispanyada yabanci sinirinin 3, Turkiyede 6 oldugunu ekle. O sene Barcelonanin kadrosunda yabanci olarak Marquez, Saviola, Ronaldinho, Quaresma ve Motta vardi. Rijkaardin bu 5liden 3unu oynatabilmesi icin Rustuden vazgecmesi gerekiyordu. Ve Rustu de bunun icin gerekli sartlari hazirladi malesef. Uzulerek soyluyorum ama Rustu Rijkaard kariyerimle oynadi demek yerine donup kendi hatalarini degerlendirmesi gerekir.
Cihan dedi ki…
Aynı zamana ilişkin dönemsel karşılaştırma yapmak gerek. Rüştü'nün transferi döneminde 2002 Dünya Kupası ülke kalecileri yaş ortalaması pek düşük değil ve o dönem herkes deneyimli kaleci peşindeydi. Barca.ya gitmeden önce Rüştü.nün adı sürekli olarak ManU, Arsenal ve Celtic (ciddi) ile anılıyordu. Dönemin devamında ManU VanDer Saar, Arsenal Lehmann - şimdi Almunia gibi kaleciler ile devam ediyorlar. Frank'in Valdes'e aşıladığı güven çok önemliydi. Çok iyi hatırlarız ki İspanyol medyası o dönem hatalı yediği gollerden sonra Valdes'i yerin dibine sokmuş, Rüştü'yü göndermekte hata mı yaptık demeye kadar götürmüşlerdir işi. Şimdi 6 kupalı takımın değişmez kalecisi. Ve işn işince ciddi Katalan lobisi de vardı. Eto'o da ayrılırken buna vurgu yapmıştı.
Her zaman Rüştü'nün iyi bir kaleci olduğunu düşünmüyorum. Ülke olarak Volkan,Hakan,Ufuk,Aykut, Onur gibilerin yetenekli olduklarını ve aralarından birinin zamanında desteklenip eğitildiğinde Casillas - Valdes olabileceklerine emindim!
Cordoba,Taffarel gibi extra özellikleri olmadıkça yabancı kaleci çok düşünülmeyebilir..
(karşısında Ferdinand olmasaydı Schumacher'i de sayacaktım:) )
Ftenoz dedi ki…
Bende aslında aynı konuyu vurgulamak istedim. Yetenekli genç ve yerli bir kaleciye yatırım yapmak uzun vadede kazandırıyor ama bu süreç ciddi cesaret istiyor. Rijkaard bu cesareti Barcelona'da gösterebilirken Galatasaray'da neden bundan kaçınıyor? Bu sorunun cevabı da bence kısaca "Türk Basını" :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Santral İstanbul - Enerji Müzesi

Bir insanın koşarken ulaşabileceği en yüksek hız nedir?