Klavye



Klavyeme bakarken harflerin sıralanışı ilgimi çekti. Bu harfleri kim, niye böyle dizmiş?

Kimin dizdiğinden çok niye dizdiği daha ilginç. Bizim jenerasyon istisnalar dışında çocukluğunda oyuncak olarak gördü daktiloları. Bizden sonrakiler ancak müzede görür zaten. Daktilolarda yan yana iki harfe aynı anda bastığınız zaman sıkışma gibi bir problemleri vardı. Şahsen annemin iş yerinde oynadığım daktilolarda çok başıma gelmiştir. Oyun oynarken bile can sıkıcı bir durumdur, hızlı hızlı bir şeyler yazmaya çalışırken durum kesin daha vahimdir. İşte bu sıkışmaları engellemek için Christopher Sholes, arkadaşları Carlos Glidden ve Samuel W. Soule ile birlikte İngilizcede sık sık yan yana tekrarlanan harf ikililerini (th, st gibi) daktilonun değişik bölgelerine serpiştirerek bugün kullandığımız Q-klavyenin temellerini 1870lerde atmışlar. Daha sonra daktilonun ticari haklarını onlardan satın alan Remington, harflerin dağılımını biraz daha değiştirerek bugünkü formuna getirmiş.

Tabi sık kullanılan harf ikililerinin ayrı ayrı yerlere serpiştirilmesinin yazım hızını azaltmak ve yazmayı zorlaştırmak gibi bir takım negatif yan etkileri olmuş. İşin kötü tarafı harf dağılımındaki problemler bununla da bitmiyor.

Q-klavyenin bugünkü formunda daha çok kullanılan harfler sol elin kontrol edebileceği bölümde yoğunlaşmıştır. Hatta binlerce İngilizce kelime sadece sol el kullanarak yazılabilirken, sağ elle yazılabilecek kelimelerin sayısı birkaç yüzü geçmez. İnsanların yaklaşık %12'sinin solak olduğunu düşünürsek çok mantıklı bir seçim olmadığını söyleyebiliriz. Klavyeye 3 sıra halinde yerleştirilen tuşlardan en kolay basılanlar orta sıradaki harfler ama en çok kullanılan harfler genelde en üst sıraya yerleştirilmiş. Dikkat ederseniz orta sırada “a” harfinden başka sesli harf yok.

Tasarımdaki bunca problem 1936'da August Dvorak'ı yeni bir klavye tasarımı yapmaya yöneltmiş. Yukarıdaki problemleri gidermek için aşağıdaki klavyeyi geliştirmiş. Denemelerde aşağıdaki klavye Q-klavyeye göre %95 daha hızlıymış. Benzer bir tasarım bizde de 1955'te Erim Tuna tarafından F-klavye olarak yapıldı. Fakat insanların kazandıkları alışkanlıkları değiştirmenin zorluğu bu yeni tasarımların geniş çaplı kullanımının önüne geçmiş.

Dvorak klavyesi daha iyi pazarlanabilseydi belki şimdi aşağıdaki gibi bir klavyeyle yazıyor olacaktım bu satırları.

Yorumlar

BurAk dedi ki…
bravo kanka blogundan ciddi anlamda faydalaniyorum;)
Ftenoz dedi ki…
Çalışmalarım hep sizin için :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Santral İstanbul - Enerji Müzesi

Bir insanın koşarken ulaşabileceği en yüksek hız nedir?